2 Eylül 2012 Pazar

Kaçmak Lazım 2

Ademoğlu olarak hep bir şeylerin savaşı, yarışı içerisindeyiz. Hiç bir zaman kendi iç huzurumuzu kovalamadık. Hep "aa onda da var, bende almalıyım" mantığıyla hareket ettik. Bu bizi harcamaya yöneltti. Harcama yaptıkça sistemin kölesi haline geldik iyice. Dünyada para denen şey var oldukça bu böyle devam edecek. Çünkü paranın kölesi olan insanlar olmaya devam edecek. Bütün bir gezegenin amına koyduk hep beraber. İnsan kendi huzurunu kaybetmiş ve henüz bunun farkına varamamıştır. Bunu fark edemediği için de bir şeylerin eksikliğini hissetmemektedir. İnsanlara yolda olmanın önemini anlatmaya çalıştığımda "saçma sapan konuşma" diyorlar. Bu kadar körüz işte. Kafamda olan şey şu: Çantanı takıp yola koyulmak. Amaç bir yere varmak değil. Tıpkı Simurg hikayesinde anlatılan gibi yolda olmak. O yolculuğu tamamladığım gün zaten bir çok şeyi kafamdan silip atmış olacağıma inanıyorum. Bunu birisine söylediğimde "ee nereye gideceksin ?" diye cevap geliyor. Sonra sinirleniyorum haliyle. Düzgün bir şekilde amacın bir yere varmak olmadığını, sadece yolda olmak olduğunu anlatıyorum. Ama anlamıyor. A veya B kişisi değil. Hiç kimse anlamıyor. Çünkü onlar çalışmanın, paranın kölesi olmuş insanlar. Güzel bir iş, iyi bir eş bir de çocuk oldu mu tamamdır onlar için hayatın anlamı. Bir insanın amacı nasıl çalışmak veya para kazanmak olabilir ki ? Bir insan kendi yarattığı bir şeye nasıl bu kadar tapabilir ki ? Nasıl onun kölesi olabilir ? Alıp sırt çantasını yola çıkmam lazım. Kaçmam lazım. Yolda olmam lazım. Beni anlayan insanların olup olmaması önemli değil. Benim doğayı, hayatı anlamam yeterli. Bana bir tek ben yeterim. Fazlasına gerek yok. Hadi eyvallah.

Hiç yorum yok: